Bahçeli, “Misafirliğin süresi kısıtlıdır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM’deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Enflasyondaki yükselişe ilişkin değerlendirmede bulunan Devlet Bahçeli, küresel enflasyonun tırmanışının “Her ülkenin ortak sancısı” olduğunu söyledi.
Suriyeli sığınmacılara ilişkin de konuşan Bahçeli, Misafirliğin süresi kısıtlıdır. Her insanın kendi yurdunda, emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine gerek yoktur” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin konuşmasının satırbaşları şöyle: Güney Sudan’da 1993 yılının Mart ayında çekilen bir fotoğraf insanlık vicdanını titremiş, pek çok tartışmalara yol açmıştı.
Açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir kız çocuğu yere yığılıp kalmış, onu takip eden bir akbaba da hemen arkasından ölüm anını beklemeye koyulmuştu. Her insanın hayatında bir kere de olsa gördüğü bu fotoğraf çekilirken BM yardım heyeti 1 kilometrelik uzaklıkta bulunuyordu. Bu fotoğraf karesi insanlığın tükendiği bir sınır noktasıydı.
Hayatı pamuk ipliğine bağlı o kızı gören bir Türk evladı olsaydı akbabanın başını ezer ya da kovar sonra da o kız çocuğunu yedirirdi. Dünya genelinde elde edilen servet şanslı bir hazırlığa sürekli akış halindedir. En zengin yüzde 20’nin kazancı küresel gelirin yüzde 75’ine tekabül etmektedir.
Tüm dünyanın kaynak tüketimi ABD’nin yarısı kadar olursa birçok stratejik maddenin 40 yıl içinde tükeneceği ileri sürülmektedir. 1972 yılında Roma kulübünün hazırladığı rapor batı için değil Türk ve İslam coğrafyalarına pranga vurulması için kaleme alınmıştı.
Parisli, Berlinli, Londralı söz konusu olunca ekonomik insanın doyum noktası imal eden küresel doymaz, sırayı Türk ve Müslüman alınca azalan marjinal fayda teorisini barikat olarak karşımıza dikmişlerdi. İ
İSRAİL’İN MESCİD-İ AKSA’YA SALDIRISI
İsrail güvenlik güçlerinin orantısız saldırıları, şiddet saldırılarını kınıyorum. Kutlu ceddimiz Filistin’i tek top mermisi atmadan huzur içinde yönetmiştir. İsrail’i haksız ve hukuksuz saldırılarından vazgeçmeye davet ediyoruz. Ülkelerindeki savaş, açlık, hastalık ve istikrarsızlıktan dolayı yerinden yurdundan kopup Avrupa’ya geçmeye çalışan binlerce geçmen boğularak balıklara yem olmaktadır. Bazı düşünürlere göre yaşadığımız çağ merhamet çağı olarak tefrik edilmişse de görünen gösterilmek istenenden çok farklıdır. Evinden barkından kopup başka coğrafyalarda gelecek arayan göçmen sayısı 300 milyona yaklaşmıştır. Beşeriyet çok ciddi bir sorunla yüz yüze kalmıştır. bize göre Türkiye’nin bekası sınır aşan düzensiz göçlerin akıbetiyle yakından ve ters orantıyla bağlantılıdır.
Bu sorunun el birliğiyle, hepsinden önemlisi akılcı, adilhane, insani stratejilerle köklü bir şekilde çözmek milli bir sorumluluk olarak değerlendirilmelidir. Bu tavır asil bir tavırdır. Tarihi, kültürel ve inanç temelinde sığınmacıların geçici koruma statüsüyle buyur edilip güvence altına alınması insani bir muameledir. Türk milleti her zaman mazlumların yanındadır.
Türk demek mazluma sığınak, zalime hezimet, hakka teslimiyet, halka riayet demektir. Türk olmak haksızlığa direnen cesaret demektir. Türkiye medeniliği ile övünen tüm ülkelere ibret ve insaf dersi vermiştir. Ekmeğimizin azlığına çokluğuna bakılmadan soframız açılmıştır. Türk milleti medeniyetler ve millet gökyüzünde şan almıştır. Çekemeyen kendi işine baksın. Tarihi mirasımız hangi istikameti gösteriyorsa oraya doğru yol alırız.
SIĞINMACILARLA İLGİLİ AÇIKLAMA
Dün, bugün ve gelecek mizanında stratejik akılla analiz etmek, tedbir geliştirmek zorundayız. Demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız. Gecikemeyiz, geride kalamayız, atalete düşemeyiz, ağırdan alamayız. Bizden sonraki nesillere kuşku duyacakları, zora girecekleri, çok bilinmeyenli denklemlerle kilitlenmiş bir vatan coğrafyası asla bırakamayız.
OYUN SİNSİDİR, TEHLİKE KOL GEZMEKTEKDİR
Allah şahit ve kerimdir Türklük ne bugün ne de gelecekte öz yurdunda garip olmayacaktır. Biz bu alçakların oyununu bozacağız, alayını birden hüsrana uğratacağız. Biz düzensiz göç ve sığınmacı konusunu ortak bir iradeyle Türk milletinin gündeminden çıkarmakla mesulüz. Suriyeli sığınmacıları bahane eden bazı provokatörlerin devrede olduğu net olarak görülmektedir. En küçük bir anlaşmazlığın büyütülmesi hedeflenmektedir. Oyun, sinsidir, tehlike kol gezmektedir. Hepinizin bilhassa dikkatini çekiyorum; cepheleşmelerin açtığı öfke çukurları feci sonuçlara kapı aralayacaklardır. İstanbul Bağcılar’da bir densizin, bir serserinin sokak ortasında sandalye koyarak oturması dahi gerginliği tırmandırmış, günlerce ülke gündemini meşgul etmiştir. Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunuyorken huzuru kimler bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmelidir. Türkiye onun bunun oyuncağı olamayacaktır. Bugüne kadar hükümet bu konuda tavizsiz bir duruş sergilemiş, tedbirleri almıştır. Yalın gerçek budur, altını çözerek söylemek isterim kim MHP göçler konusunda en hazırlıklı partidir. Bizi eleştiren kim varsa ya cahil ya da gelişmeleri takip özrü çeken zavallılardır.
MİSAFİRLİĞİN SÜRESİ KISITLIDIR
Biz hamd olsun her şeye hazırız. Bu müptezeller tükenmişlik sendromuna yakalanmışlardır. MHP’nin düzensiz göç konusunda bakışı ve politikası açıktır. Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır, mutlak surette önüne geçilmeli, yakalananlar gönderilmelidir.
BAYRAMDA ÜLKELERİNE GİDENLERİN GERİ DÖNMELERİNE GEREK YOKTUR
Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılık ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkınca geldikleri gibi uğurlamak bizim asıl hedefimizdir. Misafirliğin süresi kısıtlıdır.
Her insanın kendi yurdunda, emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine gerek yoktur.
KÜSURAT PARTİLERİ NE YAPACAKLARINI ŞAŞIRDI
Teröre vurulan her darbe zillet ittifakını çılgına çevirmektedir. Her operasyon zillet cephesinin yüzünü düşürmektedir. İttifak içinde ittifak kazısı yapan, günaşırı Cumhurbaşkanı adayının kimliği üzerinden tezvirat perdesi açan çürük çarık partilerin yeni seçim yasasıyla birlikte kimyaları da bozulmuştur. Alayı korku ve telaşa kapılmıştır. İnce hesaplar yapılmaya başlanmıştır.
İttifak içinde yeni bir ittifak kurulmasına yönelik tercih ve telkinler polemikleri tırmandırmış, zillet partilerinin manevra alanını daraltmıştır. Bunların birbirine güvenleri yoktur. Bunların samimiyetleri yoktur. Bunların Türkiye'nin istikbaline, uluslararası gelişmelerin seyrine milli bir yorum getirme, yeni ve parlak bir öneri paylaşma iradeleri hiç yoktur. *Çünkü bildikleri bir şey yoktur, araştırmaya ve öğrenmeye merakları yoktur, millete mensubiyet ve sevgileri yoktur, siyasetleri ve zihniyetleri de mefluçtur.
Daha düne kadar bir ittifak çatısı altında seçilmeyi garantileyip milletvekili dağılımından istifadeyi planlayan küsurat partileri ne yapacaklarını şaşırmış vaziyettedir. Bunlar doluya koysalar almıyor, boşa koysalar dolmuyor, evdeki hesapları da çarşıya uymuyor.
HDP'nin bir eşbaşkanı tarafından yapılan itiraf yedi partinin birlikte hareketini, emel ve hedef birlikteliğini netleştirmiştir. PKK zillet ittifakının demiridir.
FETÖ zillet ittifakının çimentosudur. İç ve dış işgal cephesi zillet ittifakının kemer taşıdır. 6+1 formatında kurulan, 24 Nisan'da yeni bir toplantıya sahne olacak şaibeli masa çatlamıştır, çıkar kavgaları, koltuk ve liste savaşları şimdiden zillet partilerini rehin almıştır.
Kılıçdaroğlu da, farklı senaryoları içeren 8 seçenekli bir ittifak çalışması yaptırdığını açıklamış. Değil 8 seçenek, 18'de olsa, 28'de olsa, bunlar toplanıp fal da açsalar, altın günleri de yapsalar, medyumlara müracaat edip hal çaresi de arasalar nafiledir, çuvallamaları, duvara toslayıp dağılmaları kaçınılmaz bir siyaset gerçeği olacaktır. İki farklı noktayı bir doğru birleştirir, zillet partilerini de menfaate dayalı çarpık beklentiler buluşturur. Zillet ittifakı köşeye sıkıştı, her birisi kendi derdine düştü. Aslına bakarsınız, karşımızda efradını cami ağyarını mani bir ittifak da yoktur. Gerçekten de yedi partinin yalnızca güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş için bir araya geldikleri, mevsimlik siyaset yaptıkları anlaşılmaktadır. Cumhur İttifakı'nın farkı da buradadır.
Bizim ittifakımız çıkara veya pazarlığa dayalı bir ittifak değil, vatan ve millet sevgisiyle mücehhez sağlam ve sarsılmaz bir ittifak başarısıdır. Bu ittifak Türk milletinin ittifakıdır. Bu ittifak tarihin, kültürün, yaşanmış ve yaşanacak Türk asırlarının ittifakıdır. Biz de yalan yoktur, yanlış yoktur, riya yoktur, hesap yoktur, pusu yoktur, kuyu kazma yoktur, tuzak yoktur, dümencilik hiç yoktur. Biz göründüğümüz gibiyiz, olduğumuz gibi de görünmesini biliriz. Siyaseti mertçe ve adam gibi yaparız. Milletimiz ne diyorsa ona kulak veririz. Zillet değiliz, Türk milletinin ta kendisiyiz. Hedeflerimiz belli, geldiğimiz yer belli, ulaşacağımız ufuk bellidir. Mayamız belli, sütümüz lekesiz, hamurumuz katıksızdır. Cumhur İttifakı Türkiye'nin zırhı, demokrasinin ziynetidir. Zillet ittifakı henüz adayını bile bulamamıştır. Bitmiş ve unutulmuş bir savaşın sanki kayıp askerleri gibi ne yaptıkları belirsiz, ne yapacakları bilinmezdir. Zillet ittifakı bulmaca içinde bulmacadır. Bu ittifakın medyaya yuvalanmış ayakları da gün aşırı muhtemel adaylar hakkında spekülasyon yapmaktadır.
Bütün televizyon ve gazetelerde toplasanız bir adam etmeyecek ne kadar yorumcu varsa aday o mu olsun, bu mu olsun tartışmalarıyla milletimizi oyalamakta, sistematik algı kampanyasını diri tutmaktadır. Zillet ittifakına sesleniyorum, kimin çıkarırsanız çıkarın, ister İnan Kıraç'ı, ister terörist Demirtaş'ı, isterse de Osman Kavala'yı aday olarak gösterin, mahut ve mutlak son değişmeyecek, Türkiye'nin yükseliş ümitlerini, tarihi yürüyüşünü kesemeyeceksiniz.
Milli Mücadele 29 Ekim 1923'de nasıl taçlanmışsa, 2023'de de bir kez daha taç takıp tahta çıkacak, Anzavur beslemeleri, Kuvayı İnzibatiye yedekleri, Damat Ferit havariler, Şark Meselesi holiganları, müstevli hayranları, manda ve himaye heveslileri, Allah'ın inayeti, Türk milletinin iradesiyle kesif bir yenilgiyle tanışacaklar ve siyasi tarihin bodrum katına atılacaklardır.